Ondokuz Mayıs Üniversitesi - İletişim Fakültesi - Uygulama Gazetesi -

Türkkök Hücre Projesi

Türkkök Hücre Projesi
  • 07.07.2016
  • Türkkök Hücre Projesi için yorumlar kapalı
  • 3.274 kez okundu

Lösemi(ilik kanseri) ve diğer kanser hastalarını yakından ilgilendiren Kızılay ve Sağlık Bakanlığı’nın ortaklığıyla 2013 yılında uygulanmaya başlayan Türkkök projesiyle ilgili Orta Karadeniz Kan Merkezi Kök Hücre Sorumlusu Erdal AYAR ile görüştük.  

“Kök hücreler vücudumuzun ana hücreleridir”

Kök hücrelerin vücudumuzun ana hücreleri olduğunu ve vücudun bunu belli zamanlarda ürettiğini söyleyen Erdal Ayar vücudumuzdan bir şey eksilmediğini vurgulayarak “Kök hücreler doğumdan sonra oluşan kordon kanında ve kemik iliğinde bulunur. Özellikle kalça kemiğimizde daha yoğun şekilde bulunuyor” dedi.

Bağışçıdan alınan kan istenilen hücre elde edildikten sonra geri veriliyor

Damarlarında dolaşan kök hücre miktarını artırmak için, bağışçıya, GCSF (Granulocyte-colony stimulating factor) denilen bir aşının sabah akşam olmak üzere 4-5 gün boyunca yapıldığını belirten Ayar, “ Kök hücreler kemik iliğimizin içinde yerleşik olarak bulunurlar bunların damar yoluna geçmesini sağlamak için bu aşı kullanılır. İstenilen seviyede damarlarımızda kök hücre oluştuğu zaman aferiz (ayrıştırma) dediğimiz bir cihaz kola bağlanır ve bağışçıdan belli bir miktarda kan alınır. İçinden istenilen hücre elde edildikten sonra cihaz kanı tekrar geri verir.Aferiz işlemi yaklaşık olarak 3-4 saat sürmektedir. Güvenilir bir yöntem” şeklinde konuştu.

Kalça kemiğinden kök hücre alınıyor

Kök hücre bağışında bir başka yöntemin kemik iliği toplama yöntemi olduğunu, bu işlemin3-4 gün sürdüğünü kaydeden Ayar, “Kalça kemiğimizin üst kısmına dokunduğumuzda bir çıkıntı hissederiz. O çıkıntıya Thomas iğnesi dediğimiz iğneler aracılığıyla giriş yapılıp kök hücreler kalça kemiğimizin içinden toplanır. Bu işlem steril bir ortam olması için ameliyathanelerde yapılır. Hastaya genel anestezi ya da lokal anestezi uygulanabilir. Bu işleminde yan etkisi kalçada biraz sancı oluşturmasıdır.  Bağışçılarımız tarafından dayanılmayacak bir ağrı olmadığı söyleniyor. Bağışçı yasal bir zorunluluk altına girmez ancak bilmelidir ki vazgeçtiğinde karşısındakinin hayatıyla oynamıştır” dedi.

Türkkök projesiyle bağışçı sayısı arttı

Türkkök projesinden önce Türkiye genelinde ortalama 38 bin kişilik bir bağışçı olduğunu ve bu sayıyı hastalığa bizzat maruz kalanlar ya da ailesinden, yakınlarından hasta olanların oluşturduğunu ifade eden Erdal Ayar, Türkkök projesiyle birlikte  bağışçı sayısının 137 bine ulaştığını söyledi.

Bu137 bin kişinin içinden 53 hastaya nakil yapıldığını söyleyen Ayar,“53 nakil sayısının önemli bir rakam çünkü ülkemizde ortalama 3 bin nakil yapılıyor. Ülkemizde kök hücre kapsamında sağlık turizmi ortaya çıktı. Birçok yabancı ülkeden ülkemize geliyorlar çünkü çok başarılı nakiller gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

“Kök hücre hakkında kendi personelimizi geliştirdik”

Erdal Ayar, “İlk kök hücre örneğini Ağustos 2014’te aldık. 2014 Ağustos ayından itibaren öncelikli olarak kök hücre hakkında kendi personelimizi geliştirdik. Kan bağışına gittiğimiz her ilde kök hücre bağışçısı adayı olmayla ilgili bilgilendirme yaptık. Bunun yanında kan bağış merkezlerimizde ekiplerimiz tarafından bağışçı adayı olmak isteyen herkesten kan örnekleri alıyoruz” dedi.

En az 3 ayda bağışçı hastayla eşleşiyor

Ayar, kan örneklerini aldıktan sonra gerekli testleri çalışarak Sağlık Bakanlığı doku tiplemesi testi için örnekleri teslim ettiklerini, bu örneklerde tiplendirme testleri çalışıldıktan sonra sisteme kaydedilen bu kişilerin gönüllü kök hücre bağışçı adayı olduğunu söyledi.

Gelen her bağışçı adayına bilgilendire yaptıklarını ve onay aldıktan sonra diğer aşamalara geçildiğini kaydeden Ayar, bağışçıların herhangi bir  hastayla eşleştiklerinde bu süreç çok uzun sürse bile bağışçı adayına geri dönüş yaptıklarını belirtti.

Bağışçı ve hasta birbirini tanımıyor

Bağış sürecinin gizlilikle yürütüldüğünü vurgulayan Erdal Ayar, “Bağışçıyı sadece biz tanıyoruz. Sağlık Bakanlığı da bağışçıyı tanımıyor. Türk Kızılayı ve Sağlık Bakanlığı tedaviyi yapan kısım olarak hastayı tanır. Her aşamada bağışçı vazgeçme hakkına sahiptir. Ama biz bütün eğitim seminerlerimizde bağışçılarımıza sadece kendilerinin o eşleşme gerçekleşen hastaya yardımcı olabileceklerini eğer vazgeçerse hastanın hayatını kaybedebileceği gerçeğini unutmamaları konusunda vurgu yapıyoruz.  Anne, Baba, Kardeşler bile o hastaya yardım edemezken hiç tanımadığı bir insan olarak siz ona bir nevi hayata tutunma şansı vermiş olacaksınız deyip vazgeçmek isteyen bağışçıları ikna etmeye çalışıyoruz.” dedi

“Bütün hastalara bağışta bulunabileceğini söyleyenleri kabul ediyoruz”

Bağışın bütün hastalar önemli olduğunu ve sadece belirli hastalara bağışta bulunma talebini kabul etmediklerini belirten Ayar,  bütün hastalara bağışta bulunacağını taahhüt eden bağışçılardan kan örnekleri alıp Sağlık Bakanlığı’na gönderdiklerini ifade etti.

Etiketler: / / / / / / / /

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ