Sokak hayvanlarına adanmış bir ömür
Samsun’da, evini sokaktan kurtardığı 7 köpekle paylaşan Ceyhan Deniz, sadece insanların değil tüm canlıların yaşam hakkı olduğunu söylüyor.
Sokaktan başka gidecek yerleri olmayan, bazen bir bankın altında bazen kuytu bir köşede hayatta kalmaya çalışan sokak hayvanlarının yanlarından günde kaç defa geçip gidiyoruz kim bilir. Baktığımız ama göremediğimiz sokak hayvanlarını bir anne sıcaklığıyla kucaklayan, besleyen ve yuvalandıran Ceyhan Deniz, ömrünü sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunmaya adamış.
Sokak hayvanlarına olan bu anaç duygunuz nereden geliyor?
Bu serüven evimize bir köpek almamızla başladı. O zaman, onları sokakta sevmek ile onlarla aynı ortamda yaşamak arasında çok fark olduğunu gördük. Bir arada yaşayıp onların büyümelerine, hastalıklarına, sevinçlerine birebir şahit olunca, vicdanınız daha çok bu işe yöneliyor. Bir gün işe giderken çöpün dibinde yavru bir köpek gördüm. 3 sabah karşıma çıktı ve sonunda servisten inerek o köpeği aldım. Hayatımı değiştiren ve bu noktaya gelmemi sağlayan bir oğlum var, 9 yıldır benimle beraber.
Peki sokak hayvanları için başka neler yapıyorsunuz?
Şu an evimde 7 köpeğim var. Bu sayı dönem dönem artıyor. Çünkü dışarıda bulduğum hasta ve yuvalandırılabilecek sokak hayvanlarını da evimde barındırmaya çalışıyorum. O nedenle bu sayı bazen 10-15’i bulabiliyor. Sağlıklı veya sağlığına kavuşabilecek olanları yuvalandırıyorum. Evimdekiler, kronik hastalıkları olan, yuvalandırılma imkânı olmayan ya da yuvalansa bile çok iyi bakılması gereken çocuklar olduğu için bende kaldılar ve vazgeçmeyi düşünmüyorum. Ama maddi-manevi çok yıpratıcı tabi, özel hayatınız kalmıyor. Aslında hayatım pati yıkamakla geçiyor diyebilirim.
“İnsanlar yaşam hakkını sadece kendilerinde görüyor”
Peki insanların tepkileri nasıl oluyor size?
Hayvanları sevmeyen birçok insan var. Sokakta yürürken, aslında hakkın olan bir yoldan bile geri çekilmek zorunda kalıyorsunuz. İnsanların yüzlerini okuyorsunuz, “acaba yine ne söyleyecek” kaygısı duyuyorsunuz. Bulunduğunuz apartmanda herkesi alttan almak zorunda kalıyorsunuz. Bazen bu durum dava olaylarına kadar ulaşıyor. Evimizde beslediğimiz canların karneleri var ve belediyeye kayıtlılar. Buna rağmen yasal yollardan birçok şikâyetle karşılaşıyoruz. Hâlâ süren mahkemelerim var. 3 yılda 5 kez ev değiştirdim. Hayvanlarla uğraşıp yorulurken, bizi insanların daha çok yıprattığını görüyoruz. Çünkü insanlar yaşam hakkını sadece kendilerinde görüyor. Biz nasıl hayvan sevmeyenlere belirli ölçülerde saygı gösteriyorsak, en azından bunun yarısı kadar saygıyı görmek istiyoruz. Ama hayvanseverliğin psikolojik bir hastalık olduğu düşünülüyor genelde. Oysa bir vicdan hastalığıdır bu. Konunun bir de dini boyutu var.
Dinimizde hayvanlara merhamet edilmesi emredilirken, maalesef başka şekilde yansıtılıyor. Aslında din görevlilerinin merhamet duygusunu ve hayvanlara nasıl davranılması gerektiğini anlatması gerekiyor.
Bunca zorluğa rağmen sizi ayakta tutan şey nedir peki?
Ben daha ziyade yuvalandırma yapıyorum. Veterinerimiz Elif Köse ile beraber maddi manevi zorluklara göğüs gererek birçok hayvanı tedavi ettirdik. Yuvalandırdığım canların takiplerini yapabiliyorum. Sokaklarda perişan halde bulduğum yavruların şu anda evlerinde sağlıklı ve mutlu yaşadıklarını gördüğümde huzur duyuyorum. Evime alıp kurtardığım çocuklar var. Yaptıklarımla gurur duyuyorum ve bu bana daha da güç veriyor. Daha fazla şey yapmak istiyorum, ama tek başıma yetersiz kalıyorum. Yine de hiçbir şeyin beni yıldırabileceğini sanmıyorum.
“Yeni nesil daha duyarlı”
Samsun’da sokak hayvanlarına karşı duyarlılık nasıl?
Önceden Samsun’u duyarsız görüyorduk ve daha çok bireysel olarak çabalıyorduk. Ama haftada 2 kere çıktığımız ve 3 kişi başladığımız orman beslemelerine şu anda 15-20 kişi gidiyoruz. Samsun’da duyarlı insanlar var, ama birbirleriyle iletişime geçip birlik olamıyorlar. Herkes tek başına bir şeyler yapmaya çalıştığı için yenik başlıyoruz mücadeleye. Yine de Samsun’da duyarlılık günbegün artıyor. Özellikle yeni nesil eskiye göre daha duyarlı. İnanıyorum ki bu duyarlılık artacak. Çünkü gerek sosyal medya gerekse basın son zamanlarda sokak hayvanlarıyla daha çok ilgilenmeye başladı. Bu nedenle içinde hayvan sevgisi olan insanlar yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. İlerleyen dönemlerde Samsun’da sokak hayvanları için daha iyi şeyler yapılabileceğine inanıyorum”
Besleme yaparken karşınızda sallanan yüzlerce kuyruk… Nasıl bir his?
Orman beslemelerinde, araçlardan indiğimiz zaman, karşınızda sayısı belki 100’e yakın köpeğin kuyruğunu sallayarak yanınıza gelişinin verdiği huzuru ben insanlarda bulamıyorum. Sanırım hayvanları insanlara göre daha çaresiz görüyorum. İnsanlar bir şekilde başının çaresine bakabiliyor. Ama hayvanların hayatı bize bağlı ve bize emanetler. Biz ne verirsek onu bulabiliyorlar. Masum olan her şeye sevgim ve saygım var tabi, bir yaşlıya, bir çocuğa, bir mağdura. Ama hayvanlarda bulduğum huzuru ve sevgiyi insanda bulamıyorum.
Son olarak, hayvanseverlere önerileriniz neler?
Hayvan sevmek farklı, hayvansever olmak farklı. Besleme yaptığımız bölgedeki canların çoğu evden atılmış. Beslemeden dönerken peşimize ağlıyorlar. Eve alınıp sonra salınan köpekler çok mağdurlar. Alıp terk etmeyelim, çünkü evde yaşamaya alışmış bir canın dışarıda hayata tutunması çok zor.