Ondokuz Mayıs Üniversitesi - İletişim Fakültesi - Uygulama Gazetesi -

Ezber Bozan Öğretmen: Nurten Akkuş

Ezber Bozan Öğretmen: Nurten Akkuş
  • 14.12.2018
  • Ezber Bozan Öğretmen: Nurten Akkuş için yorumlar kapalı
  • 2.574 kez okundu

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ)  İletişim Fakültesi ve Damla Topluluğu iş birliğiyle “Nurten Akkuş ile Eğitim ve Gönüllülük” adlı söyleşi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

OMÜ Damla Topluluğu “Eğitim ve Gönüllülük Söyleşisi” kapsamında Dünya’nın en iyi 10 öğretmeni arasına giren anaokulu öğretmeni Nurten Akkuş’u İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda konuk etti.  Söyleşiye İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Niyazi Usta, Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Oktan ve Dr. Öğr. Üyesi Sinan Kaya, Gazetecilik Bölüm Başkanı ve Damla Topluluğu Akademik Danışmanı Doç. Dr. Onur Bekiroğlu, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Doç. Dr. Recep Yılmaz, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

“Önce o çocukların üşüyen ellerini ısıtmam gerekiyordu”

Dünyanın en iyi 10 öğretmeni arasına girmesini ve bu süreçte yaşadıklarını anlatan Nurten Akkuş “Bu olay dünyaca çapında bir başarıydı. Bu başarıya giden süreç nasıl yaşandı ilk önce ona bakmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Her şey sizler gibi bu sıralarda otururken başladı. Ben o zamanlar Amasya’da bulunan OMÜ Eğitim Fakültesi’nden mezun çiçeği burnunda bir öğretmendim. Okulumu ikincilikle bitirmiştim. Derece ile bitirmenin verdiği rehavetle bilgimin çok yüksek olduğunu düşünüyordum. Ta ki atandığım Samsun’un Asarcık ilçesine bağlı bir köye gidene kadar.” dedi. İlk iş günü ile mesleğe bakışının tamamen değiştiğini belirten Akkuş “İlk iş günüm için çok heyecanlıydım. Çocuklarla yapmak istediğim bir sürü hayalim vardı. İçeri girdiğimde köy okulundaki öğrenciler yüzüme o kadar tebessümle bakıyorlardı ki anlatamam. Kendi kendime öğrencilerim beni bekliyor diyordum ama öğrencilerimin sadece benim onlara ders vermemi değil, maddi olarak sıkıntılarına ve açlıklarına da bir çare bulunmasını bekliyorlardı.  Benim bilgiyi vermeden önce o çocukların üşüyen ellerini ısıtmam gerekiyordu. Aslında mesleğimin ilk günü benim için öğretmenliğin anlamı tamamen değişmişti.” şeklinde konuştu.

“Benim için öğretmenlik artık hayata tutunmaktı”

Şimdiye kadar hep kırsal kesimlerde öğretmenlik yaptığını ve bunun kendisi için bir problem olmadığını söyleyen Akkuş “Öğretmenlik hayatımda hep kırsal köy ve ilçelerde görev yaptım ve bundan hep keyif aldım. Bu benim için hiç sorun olmadı. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine nerde olursa olsun her öğrenci benimde öğrencimdir. Eğer ben bu ülkede öğretmensem herkes benim öğrencimdir. Ben bu felsefeyle yola çıktım ve böyle yoluma devam ediyorum.” dedi.  Şimdi ki görev yeri Ayvacık’ta yaşadıklarını anlatan Akkuş “Eski görev yaptığım yerlerden güzel birikimlerle şu an görev yaptığım Ayvacık’a geldim ve bomboş bir okul binasıyla karşı karşıya kaldım. Çocuklar anaokulu olmadığı için daha önce hiç okul öncesi eğitimi almamışlar. Orada bana; “Hocam al okulunu kur, öğrencilerini buraya getir, eğitimlerini alsınlar.” dediler.  Ben çok tedirgin oldum. Tedirginliğime rağmen işe başladım asla vazgeçmedim. Aklımdan geçen şeyleri hayata geçirmek için daha azimle işime devam ettim. İstedim ki kapıdan ilk girdiğimde, anahtarı ilk çevirdiğimde değişen şey bu okulun kaderi olsun. Hem bu ilçenin hem de bu çocukların kaderi değişsin. Artık öğretmenlik benim için hayata tutunmaktı.” dedi.

“Bir Dağ Masalı” gerçek oldu

Görev yaptığı yerlerde insanların bakış açısını değiştirmenin zor bir süreç gerektirdiğini söyleyen Akkuş “Ayvacık’ta öğrencilerim için birçok şeyi değiştirmek istiyordum. Sabırla adım adım hareket etmeliydim. Bu işler sadece okulun fiziki yapısını değiştirmekle değil oradaki yaşayışı da değiştirerek olmalıydı. Yani benim buradaki zorlukları değil de avantajları görüp yola çıkmam gerekiyordu. O zaman hem çocuklar hayata katkı sağlayabilirdi hem de oradaki insanların yaşamlarına dokunabilirdim. Elime fırçayı aldım ve kendi kendime hadi başlayalım dedim. Aramızda belki Türkan Şoray’ın “Bir Dağ Masalı” isimli filmini izleyenler vardır. Orada Türkan Şoray köy okuluna gider, ilk fırçasını atar duvara,  eşyaları toparlar, temizliğini yapar, yavaş yavaş halkta ona katılır. Ben de aynen Türkan Şoray gibi yaptım. Sanki film deki sahneler gerçek hayata dönüşüyormuş gibi ben fırçayı elime aldıktan sonra ‘hocam bizde yardım edelim, bizler neler yapabiliriz?’ diyen insanların sayısı artmaya başladı. Hâlbuki ilk söyledikleri sözler ‘hocam sen ne yapıyorsun? Senin işin mi bunlar? Yaz devlete onlar yapar.’ idi. Bende onlara ‘ben bir öğretmenim. Ben bir adım atacağım sizde benimle birlikte bir adım atacaksınız ve hepimiz bu çocukların geleceği için çalışacağız.’ dedim. Böylece ilk adımı birlikte atmış olduk.” şeklinde konuştu.

İnsanları bilgilendirmek için neler yaptıklarını anlatan Akkuş “İnsanlarla beraber kapı kapı gezdik ve çocuklarınızı okula gönderin ve onları okul öncesi eğitim ile tanıştırın dedik. Nerede kalabalık gördüysek okul öncesi eğitimi anlattık. Biz anlattıkça ‘Acaba? , Gerçekten mi? Tamam ben evladımı göndereyim bir bakalım, sizi bir tanıyalım.’ gibi yavaş yavaş olumlu tepkiler almaya başladık. İlk zamanlar aman ne gerek var hocam zaten 1.sınıfta her şeyi öğrenir diyen insanlar zamanla birer ikişer çocuklarını gönderdiler ve büyük bir aile olduk. Çünkü biz inatla ısrarla bu işin toplumdan ayrı yapılamayacağını düşündük.  Her zaman onlarla beraber çalışmamız lazımdı. Biz de bunun farkında olarak başarılı olduğumuzu düşünüyorum.” dedi.

Baba Bana Bir Masal Anlat

Birçok farklı proje ile hem çocukları hem de çevresindeki ebeveynleri kazandığını ve çocuklar için sağlıklı ortamlar oluşturduğunu anlatan Akkuş “Öğrencilerimin kendileri ile değil çevreleri ile de ilgilendim. Sabırla, pes etmeden yaklaştım. Benim kapılarını ilk çaldığım insanlar hep babalardı. Çünkü onların ön yargılarını kırmam gerekiyordu. Çocuklar babalarını örnek aldıkları için rol model olan babalara etki etmek çocuklara da etki etmek demekti.  ‘Baba bana bir masal anlat’ isminde bir proje geliştirdim. Babalardan okula gelip çocuklarına masal anlatmalarını istedik.  Çocuğunuzun kalbine giden en güzel yol masaldır, gelin masallarımızı birlikte gerçekleştirelim dedik. Çoğu sizin de tahmin edebileceğiniz gibi ‘hocam ben yapamam, ben edemem, ben hayatımda hiç kitaba dokunmadım.’ dedi.  Evet, onları ikna etmek zordu ama imkânsız değildi. Hiç çekinmenize gerek yok dedik. Geldiler, anlattılar ve çocuklarının gözlerinde daha da önemli yer edindiler.” diyerek sabırlı olmanın kararlı adımlar atmanın sonuca gitmedeki önemini vurguladı.

 

Çocukların hayallerindeki oyuncaklar gerçek oldu

Yetiştirilen her çocuğun ülkenin geleceği olduğunun önemine dikkat çeken ve onları mutlu etmenin her zaman en iyi eğitim seçeneği olduğuna vurgu yapan Akkuş “Size çok güzel bir olay anlatmak istiyorum. Bir gün çocuklara hayalinizdeki oyuncağı çizin dedik. Onlar da resimlerini çizdiler ve bize verdiler. Bizde bir fabrika ile görüştük ve o fabrika vesilesiyle çocukların çizdikleri oyuncakları bayram sabahı karşılarına çıkardık.  Ne kadar mutlu olduklarını hayal edebiliyor musunuz? Hayaller önemli evet, o kadar önemli ki sizin bu yaptığınızı çocuğun ömrü boyunca unutma imkânı yok. Ben bu dünyada mutlu çocuklar yetiştirmek istiyorum çünkü mutlu yetiştirdiğiniz her bir çocuk bizim için yarın mutlu bir gelecek demektir.” şeklinde konuştu.

Çocukların geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemesi için çalışmalarını genişletmek istediklerini söyleyen Akkuş  “Herkes değişmeliydi, çevrede değişmeliydi. Böylece daha sağlıklı yetiştirme ortamı ortaya çıkacaktı. Bizler doğa ile iç içe ama maalesef daha çok olumsuz yönleriyle tanınan bir bölgedeydik. Hâlbuki yapmamız gereken oradaki potansiyeli ortaya çıkarmaktı. Bizlerde bunun için kaymakamlar, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, iş adamları ve birçok farklı kişilerle görüştük, yerli yabancı turistleri buraya davet ettik, burayı görün dedik. Ve Ayvacık’ın güzel yönlerini gösterme fırsatı bulduk.” dedi.

Ayvacık’ta yaptıkları yardımları ve etkinlikleri anlatan Akkuş “Yaşlılarımız ile çocuklarımızın aralarındaki kuşak farkından dolayı ortaya çıkan kopuklukları en aza indirmeyi hedefledik. Yalnız yaşayan yaşlı kişilerinin halk tarafından daha da düşünülmesini sağladık. Çocuk temelli ve onların çevrelerine yönelik yaptığımız projelerin meyvelerini hep aldık.  Her yıl ihtiyaç sahibi çocuklarımız ve ailelerimize birçok insanın desteği ile kırtasiye, giyim, sağlık, gıda gibi birçok yardım yapıyoruz.” dedi.

26 öğretmen bir kitap

Ayvacık’ta yaşayan kadınlara ulaşmak için de projeler geliştirdiğini belirten Akkuş “Kaymakamlık projesi kapsamında hafta sonu derslerine dâhil olduk ve kadınlara eğitimler verdik. Orta ve lise öğretimini tamamlayan kadınlarımızın özgüvenleri o kadar çok yerine geldi ki şu an üniversite okuyanlar ve iki yıl sonra onlarda inşallah öğretmen olacak olanlar var.” şeklinde konuştu.

Başka yerlerdeki çocuklar için oyuncak kumbarası projesini başlattığını söyleyen Akkuş “ İhtiyaç sahibi köy okulları için çağrı başlattık. Gelin farkındalıklarımızı arttıralım ve oradaki okullarımıza da destek olalım dedik ve elimizden geldiğince diğer okullara destek olduk. 26 öğretmenle bir kitap yazdık ve geliriyle şu an birçok ihtiyaç sahibi öğrencimize destek oluyoruz.” dedi.

Dünyanın en iyi 10 öğretmeni içinde olmak

Şimdiye kadar birçok ödül aldığını ama Bill Gates’in açıkladığı eğitimin Nobel’i olarak adlandırılan Küresel Öğretmen Ödülü’ne aday gösterilen 10 kişiden birisi olmanın kendisini çok gururlandırdığını anlatan Akkuş “Birçok ödül aldım. Hepsi benim için çok özeldi. Bill Gates dünyanın en iyi 10 öğretmenini açıkladığında içlerinde bende vardım. Dünyada ilk kez bir Türk öğretmen 178 ülke ve 30 binden fazla öğretmen arasından eğitim Nobel’i olarak bilinen Küresel Öğretmen Ödülüne aday gösterildi. Bu hem benim hem de ülkem için büyük bir gururdu.” dedi.

Projelerinin Türkiye ve Dünya’da uygulanmasının duyduğu memnuniyeti dile Akkuş “Tanınan bir öğretmen olarak projelerimin hem yurt içinde hem yurt dışında uygulanıyor olmasından dolayı çok mutluyum. Tabi ki bu kadar yeter deyip durmak olmaz. Bizler daha çok umut etmeli, daha çok düşünmeli ve daha çok çalışmalıyız. Bizler cesaretli olup çalışmalıyız ki bizden sonra gelecek insanlarda bizim kadar cesaretli olup kendi yollarında gidebilsinler. Bildiğim tek bir şey var, her şey mümkün eğer inanırsan.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Söyleşi, Damla Topluluğu Akademik Danışmanı ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Onur Bekiroğlu’nun Damla Topluluğu adına Nurten Akkuş’a plaket vermesi ve Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Sinan Kaya’nın topluluk adına fidan sertifikası vermesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Etiketler: / / / / / / /

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ