Ondokuz Mayıs Üniversitesi - İletişim Fakültesi - Uygulama Gazetesi -

Tatlının 2 acı tipi: Diyabet

Tatlının 2 acı tipi: Diyabet
  • 02.03.2020
  • Tatlının 2 acı tipi: Diyabet için yorumlar kapalı
  • 2.982 kez okundu

7’den 70’e her yaş kesiminden insanın karşılaşabileceği bir hastalık türü olan diyabet hakkında uzmanlar ve hastalarla bir araya gelerek bilgiler aldık.

Diyabet, pankreas isimli salgı bezinin insülin hormonu üretmemesi veya insülin hormonunu kullanamaması durumunda ortaya çıkan bir hastalık. Çocuk Endokrin Uzmanı Doktor Gülsüm Figen Günindi, diyabet hastalığını “Diyabet insülin üretimi salımı ya da etkisinde yetersizlik sonucu ortaya çıkan, kan şekeri yüksekliği ile karakterize, kronik seyirli bir hastalık” olarak; insülin hormonunu ise “kandaki şekerin içeri girmesini ve enerji olarak kullanılmasını sağlayan anahtar hormon” şeklinde açıklıyor.

“Her yıl 1700 kişiye diyabet teşhisi konuyor”

Sağlık Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, çocuklarda ve genç yetişkinlerde en sık rastlanan diyabet tipi Tip 1 diyabet. Bağışıklık sisteminin bilinmeyen bir nedenle pankreası tahrip etmesi ve bu tahrip boyutunun yüzde 80’e ulaşması durumunda ortaya çıkan Tip 1 diyabet, tüm vücudu etkiliyor. Aynı sitede Tip 2 diyabet ise, genellikle 40 yaş üzeri kişilerde görülen ve pankreas tümörleri, kronik pankreas iltihabı gibi bazı hormon hastalıklarının yol açtığı bir diyabet türü olarak tanımlanıyor.

Doktor Günindi, Türkiye’de çoğu çocuk ve genç olmak üzere her yıl 1700 civarında kişiye Tip 1 Diyabet tanısı konulduğunun altını çizerek “Tip 1 çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir ama yakın akrabalarında bu hastalık olan kişilerde yakalanma riski daha fazladır.” diyor. Günindi, çocuklarda yaygın olarak görülen obeziteye dikkat çekerek Tip 2 diyabet hastalığı riskinin de arttığını belirtiyor.

Erken tanı elbette önemli

Sağlık Bakanlığının resmi internet sitesinden alınan bilgiye göre, diyabetin belirtilerinden biri kişide sık ve bol idrara çıkma olarak ifade ediliyor. Kişide buna bağlı olarak sıvı kaybı oluşuyor ve beraberinde ağız kuruluğu meydana geliyor. Çocuklarda ise gece idrara kaçırma durumu yaşanırken; kişi, şekerin vücut için bir enerji kaynağı olmadığından açlık hissi, sık yemek yeme, halsizlik gibi durumlar ile karşılaşıyor. Annesi şeker hastası olan gazeteci Gülsüm Atik ise annesinin stres ve üzüntüye bağlı olarak bu hastalığa yakalandığını düşündüğünü öne sürerek annesinin şekeri yükseldiği zaman titreme, uyuyamama, terleme gibi durumlar yaşadığını söyledi.

Doktor Gülsüm Figen Günindi’ye göre şeker hastalığında erken tanı büyük önem arz ediyor. Diyabet hastalığının tanısı, açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri ve rastlantısal kan şekeri testleri yapılarak ölçülen kan şekeri düzeyine göre belirleniyor. Açlık kan şekeri testinin yapılabilmesi için kişinin 8 saat yemek yememesi gerekirken; tokluk kan şekeri testi için kişinin yemek yemesinin üzerinden 2 saat geçmiş olması gerekiyor. Günindi açlık ve tokluk kan şekeri testlerinin aynı gün içerisinde yapılabileceğini söylüyor.

Tedavi sürecinde bilinçli olmak önemli

Diyabet hastalığında tanıdan sonra tedavi süreci önemli bir rol oynuyor. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan ‘‘Diyabet ve Beslenme’’ isimli kitapta yer alan bilgilere göre, tedavi yöntemleri hastalığın türüne göre farklılıklar gösteriyor. Tip 1 diyabetli hastalarda genellikle insülin tedavisi uygulanıyor. Tip 2 diyabetli hastalarda ise beslenme alışkanlıkları düzenleniyor ve genellikle hücrelerin insülin hormonuna duyarlılığını arttırmak adına ilaç kullanımı gerçekleşiyor. Diyabet hastası olan kişinin hayatı boyunca her zaman, her yerde beslenme alışkanlıklarına dikkat etmesi gerekiyor. Nazif Uzluk Aile Sağlığı Merkezi Doktoru Rabia Özkan, beslenme alışkanlıkları ile ilgili un ve şekere dikkat çekerek “Kesinlikle uzak durulması gerekiyor!” diyor. İlaç kullanımının yanı sıra diyabet hastalığı kronik bir hastalık olduğu ve ömür boyu sürdüğü için tedavide bilinçli olmak da başat bir rolde. Doktor Günindi de “Kronik bir hastalıktır ve hasta ile ailesinin eğitimi, beslenme planlaması ve egzersiz tedavinin önemli bileşenleridir.” ifadeleriyle bilinçli olmanın öneminin altını çiziyor.

Diyabetle yaşamak

Tip 2 diyabet hastası olan Merve Urfalı, kendi hastalığının kiloya bağlı olduğunu ve zorlu bir süreçten geçtiğini söylüyor. İnsanlarda 3 ile 6 olması gereken insülin direnci değerinin yapılan testler sonucunda kendisinde 26 çıktığına dikkat çekerek bu sonuç karşısında korktuğunu ve hemen tedaviye başladığını anlatıyor. Düzenli ilaç kullanımı ve doğru beslenme ile bir yıl içerisinde 50 kilo verdiğini söyleyen Urfalı “Doktorum tarafından standart diyabet diyeti verildi. Un ve şeker başta olmak üzere paketlenmiş bütün gıdaları hayatımdan çıkarttım. Egzersizler yaptım. Bunlar benim için ömür boyu sürmesi gereken durumlar.” diyor. Urfalı çikolatayı çok sevdiğini ve bazen rüyasında çikolata şelaleleri gördüğünü ama sağlığı açısından tüketemediğini dile getirerek hastalığın zorlu sürecine değiniyor.

Annesinin diyabet hastası olmasının yanı sıra Alzheimer hastası olduğunu belirten Atik ise “Annem şekerini ölçmeyi, insülin vurmayı bazen unutuyor. Şeker, karaciğer ve böbrekleri de etkilediği için bu organları çalışmadı ve en son kalp krizi geçirdi. Ölümden döndü ama ilaçlarına dikkat ettiği zaman bir sorun olmuyor.” diyerek ilaçların düzenli kullanımına dikkat çekiyor.

Haber: Buket Topaktaş

Fotoğraf: Buket Topkataş

Etiketler: / / / / / / / / / / / / /

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ