Deprem Karşısında Toplumsal Bilinç ve Teknik Hazırlık Önemli

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi (İTBF) Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uzun, depremin ne olduğu, nasıl oluştuğu ve korunma yolları hakkında açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Ali Uzun: “Depremi kuru bir ağaç dalının bükülmesi sırasında kırılmasına ve bu sırada elinizin sarsılmasına benzetebiliriz”
Depremin oluşum sürecini anlatan Prof. Dr. Ali Uzun, “Yerin derinliklerinde meydana gelen magma akıntıları yer kabuğu üzerinde gerilme, sıkışma ve bükülme şeklinde kuvvet uygular. Bu nedenle yer kabuğu en zayıf kesiminden kırılır ve kırılan parçalar bir düzlem boyunca yer değiştirir. Bu düzleme fay düzlemi, bu düzlemin yeryüzü ile yaptığı arakesite ise fay çizgisi denir. Yer kabuğunun kırılması sırasında bir enerji boşalması meydana gelir. Bu enerji deprem dalgaları şeklinde etrafa yayılır ve yerin sarsılmasına sebep olur. Bu olaya deprem denir. Depremi kuru bir ağaç dalının bükülmesi sırasında kırılmasına ve bu sırada elinizin sarsılmasına benzetebiliriz. Dünyada bazı bölgeler diğerlerine göre daha fazla depreme sahne olur. Örneğin Büyük Okyanus çevresi, Doğu Afrika fay zonu ve Alp-Himalaya dağlık kuşağı bu bölgelerin en önemlilerini oluşturur. Türkiye bu deprem kuşaklarından Alp-Himalaya sistemi üzerinde yer alır. Bu nedenle Türkiye bir deprem ülkesidir ve her yerinde deprem olabilir.” dedi.
Türkiye’nin bazı bölgelerinde depremlerin daha sık yaşanmasının sebebini açıklayan Prof. Dr. Ali Uzun, “Türkiye güneyden Arabistan plakası, kuzeyden ise Rusya plakası tarafından sıkıştırılmaktadır. Bu nedenle Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı arasında batıya doğru itilmektedir. Bu sırada yer kabuğu, parçalar halinde kırılmakta ve depremlere neden olmaktadır. Bu fay hatları üzerinde yer alan yerleşmeler de bu depremlerden etkilenmektedir. Örneğin Asrın Felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat 2023 Maraş depremleri Doğu Anadolu Fay hattında, 23 Nisan 2025 İstanbul depremi ise Kuzey Anadolu Fay hattında meydana gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ali Uzun: “Bir bölgeyi yerleşmeye açmadan önce ayrıntılı zemin etütleri yapılmalıdır”
Yerleşim alanlarının belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Prof. Dr. Ali Uzun, “Bir bölgeyi yerleşmeye açmadan önce ayrıntılı zemin etütleri yapılmalıdır. Heyelana duyarlı alanlardan, fay hatlarından, alüvyon zeminlerden ve obruk oluşumunun sık olduğu sahalardan uzak durulmalıdır. Örneğin fay hatları üzerindeki binalar deprem sırasında yırtılmakta, alüvyal arazilerde zemin sıvılaşması meydana gelmekte, karstik mağaraların tavanları çökmekte ve bu nedenle can ve mal kayıpları artmaktadır. Bununla birlikte gerekli önlemler alınarak her zeminde depreme dirençli binalar yapmak mümkündür. Örneğin sık sık depreme sahne olan Japonya ve Şili gibi ülkelerde bu yönde önemli mesafeler kat edilmiştir. Halen istenilen düzeyde olmasa da ülkemizde de bu yönde önemli adımlar atılmaktadır. Nitekim Avrasya tüneli ve boğaz köprüleri gibi önemli yapılar depreme dirençli yapılmıştır. Ayrıca birçok şehrimizde bu amaçla kentsel dönüşüm faaliyetleri yürütülmektedir.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Ali Uzun: “Deprem, Türkiye coğrafyasının kaçınılmaz bir gerçeğidir”
Depremden korunmanın yolları hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ali Uzun, “Deprem, Türkiye coğrafyasının kaçınılmaz bir gerçeğidir. Herkes depremle yaşamayı öğrenmeli ve bu amaçla hazırlıklı olmalıdır. Bilinmelidir ki deprem değil, cahillik öldürür. Tüm afetlere karşı bireysel ve toplumsal görevlerimizi öğrenmeli ve titiz bir şekilde uygulamalıyız.” dedi.
Prof. Dr. Ali Uzun: “Depremlerden korunmak için üç aşamalı bir plan yapılmalıdır”
Etkili korunma planının üç aşamadan oluşması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ali Uzun, “Depremlerden korunmak için üç aşamalı bir plan yapılmalıdır. Deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrasında yapılacaklar belirlenmeli ve sık sık tatbikatlar yapılarak alınacak önlemler içselleştirilmelidir. Herkes afetlere karşı kendi planını yapmalı, bilmediklerini öğrenmeli ve öğrendiklerini sevdikleriyle paylaşmalıdır.” diyerek sözlerini tamamladı.
Haber: Meltem Işık Duran